23 Eylül 2011 Cuma

Kanser hücrelerinin çoğalarak oluşturdukları kitleye tümör diyoruz. Fakat kanser olmayan bazı iyi huylu hücreler de çoğalabilirler ve kitle oluşturabilirler. Buna da tümör diyoruz. Yani tümör kelimesi, kitle anlamında kullanılmaktadır. İyi huylu hücrelerden de oluşabilir, kanser hücrelerinden de. Örneğin fibroadenom, memenin iyi huylu tümörlerinden birisi. İyi huylu hücrelerin oluşturduğu tümörler benign tümörlerdir. Kanser özellikleri taşıyan tümörler ise malign tümörlerdir. Kapari hapı'nın tümöre olan etkilerini kaparihapi.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.

ATIPIK HIPERPLAZI NEDIR?
Hiperplazi hücrelerin çoğalması anlamına geliyor. Bu çoğalan hücrelerin bazı özellikleri normal hücrelerden farklı olduğu için atipik deniyor. Bunlar kanser olmayan, ama normal de olmayan hücreler. Atipik hücreler taşıyan tümörler mutlaka kansere dönüşmüyorlar; sadece bu tümörlerin daha yakından izlenmeleri gerekiyor.

KANSEROJEN ETKI NEDIR?
Hücrelerdeki genetik yapının bozulmasına neden olan etkenlere kanserojen etkenler diyoruz. Kanserojen etkenler sindirim yoluyla, solunum yoluyla, deriye doğrudan temasla veya başka yollarla vücuda giriyor ve hücrelerdeki genetik yapıyı bozarak kanser gelişmesine neden oluyorlar. Örneğin radyasyon kanserojen bir etkendir. Çernobil’de atom reaktörü kazası sonucunda çevrede yaşayanlar, yoğun radyasyona maruz kaldılar ve daha sonraki yıllarda bu bölgede kanser oranı önemli ölçüde arttı.

Günümüzde gelişen teknolojik kirlenme, çevremizdeki kanserojen etkenlerin de artışına neden oluyor. Buna bağlı olarak kanser görülme oranı da artıyor.

Vücudun kanserojen etkenlere maruz kalma süresi ve miktarı da önemlidir. Bu süre ve miktar arttıkça, kanser gelişme riski de artıyor. Bir tane sigara içilmesi hemen kansere yol açmıyor, ama yıllarca günde bir kaç paket sigara içilmesinin akciğer kanserine neden olduğunu biliyoruz.

İnsanlar günümüzde daha uzun yaşıyorlar. Uzun yaşamak ta kanserojen etkilere daha uzun süre maruz kalmamıza yol açıyor. Bu nedenle kanser, yaşı ilerleyen kişilerde daha fazla görülüyor.

KANSER NASIL HAYATI TEHDIT EDER?
Kanser hücreleri kontrolsüz olarak çoğalırlar ve bir süre sonra hayatı tehdit etmeye başlarlar. Aldığımız besinlerin önemli bir kısmını süratle çoğalan kanser hücreleri tüketirler ve vücut zayıf düşer. Ortaya çıkan ve devamlı büyüyen kitle, etrafındaki yaşamsal önemi olan organlara baskı yaparak onların işlevlerini bozar. Örneğin pankreas kanseri safra yollarını tıkayarak sarılığa neden olabilir, karaciğerin çalışmasını bozabilir veya mideye baskı yaparak beslenmeyi engelleyebilir. Kontrolsüz çoğalan hücrelerin genetik yapıları da değişir ve bu hücreler vücut için zehirli maddeler üreterek organizmanın daha da zayıf düşmesine neden olabilirler. Bütün bu olumsuz etkenler, bir süre sonra hayatın sürdürülmesini imkansız hale getirir.

METASTAZ NEDIR?
Kanser hücreleri, kan yolu ve lenf yoluyla başka organlara da giderler ve orada da çoğalmaya devam ederler. Kanser hücreleri, yeni gittikleri yerde çoğalarak oluşturdukları kitle ile, o organın çalışmasını da bozarlar.
Örneğin meme kanseri hücreleri kemiklere sıçrayarak orada da çoğalırlar ve çoğaldıkları kemiğin kırılmasına yol açarlar. İşte kanser hücrelerinin ilk ortaya çıktıkları organdan başka yere giderek çoğalmaya devam etmelerine metastaz diyoruz. Bazen kanser ilk başladığı yerde hiçbir belirti vermeyebilir ve ilk belirti metastaz ile başlayabilir.

13 Eylül 2011 Salı

çalışma yapan ve bu konuda kitap yazan Prof. Dr. Jan Snedy, araştırmalarını Burdur’da sürdürüyor. Kapariden reçel, marmelat, çay gibi 11 ayrı ürün elde eden Murat Mıhladız’dan yeni bilgiler edinen Alman profesör, 3 ay sonra çıkaracağı yeni kitabında Burdur ve Türkiye’de yetişen kapariye geniş yer ayıracağını söyledi.
Almanya’da 8 yıldır kapari bitkisi üzerine çalışma yapan ve bu konuda kitap yazan Prof. Dr. Jan Snedy, araştırmalarını Burdur’da sürdürüyor. Kapariden reçel, marmelat, çay gibi 11 ayrı ürün elde eden Murat Mıhladız’dan yeni bilgiler edinen Alman profesör, 3 ay sonra çıkaracağı yeni kitabında Burdur ve Türkiye’de yetişen kapariye geniş yer ayıracağını söyledi. Yaptığı araştırmalara göre Almanya’nın yılda 600 ton ithal ederek tükettiği kaparinin birçok derde deva olduğunu söyleyen Prof. Dr. Snedy, “Türkiye’de üretilen kapari, dünyanın diğer ülkelerinde üretilenlere göre daha lezzetli ve şifalı.” dedi.
Aç kalmadan bir ayda 7 kilo vermenin sırrı.
Kapari bitkisinden çay, reçel, kuvvet macunu, marmelat, ezme, mayonezli sos, dondurma gibi ürünler elde eden Aşçı Murat ismi, dünyaya yayılmasını sürdürüyor. Patentli ürünlerini internet üzerinden tanıtan Murat Mıhladız’ın mamulleri Alman Profesör’ün kitabını da süsledi. İnternette araştırma yaparken Prof. Dr. Snedy’in kitabında kendi resimlerinin bulunduğu fark eden Mıhladız, kendisini Türkiye’ye davet etmiş. Kitabında kendi markasına yer veren Alman araştırmacıyı Burdur’daki işyerinde ağırlama imkanı bulan Mıhladız, kapari üzerine Türkiye yapılan araştırmalardan bilgiler sundu. Karşılıklı görüşerek kaparinin faydalarını anlatan ve bilmediklerini öğrenen Mıhladız ve Snedy, bu bitkiyi daha fazla tanıtmak için yapacakları çalışmalardan bahsetti.
Çeşitli hastalıklar ve lezzet arzularını esas alarak kaparinin çeşitlendirmesini yaptığını ve bunların patentlerini aldığını açıklayan Aşçı Murat Mıhladız, “Son olarak kapari çayı ve kapari karpuzu salamurasının da patentini aldık. Böylece Türkiye’de ve dünyada tek olan ürünlerimize bir yenisini daha ekledik. Tüm ürünlerimizi çeşitli bölümlerden uzman doktorlara gönderiyorum. Her biri de kısa zamanda doktorlar tarafından tavsiye edilen bir ürün oluyor. Çünkü kaparinin özellikle iç organlara ve kemik yapısına çok büyük etkisi var.” diye konuştu.
Kaparinin aslında çöl bitkisi olduğunu ve develerin o sıcaklara dayanabilmesi, güçlü kalması için kapari yediklerini açıklayan Mıhladız, “Şuan yıllık 20 ton kapari bitkisini işleyerek birçok ülkeye gönderiyoruz. Ancak bu rakam Türkiye’ye göre az. Daha fazla kapari işlemek ve bu ürünü dünyaya pazarlamak için ortak arama çalışmalarım sürüyor.” dedi.
8 yıldır yaptığı çalışmalarla dünyadaki kapari üzerine hazırlanmış ilk kitabı çıkarttığını söyleyen Prof. Dr. Snedy, “Almanya’nın ithal ettiği kaparinin yüzde 20′si Türkiye’den geliyor. Almanya’da da biraz yetişen bu ürün Türkiye’deki kadar güzel ve dayanıklı olmuyor. Türkiye bu alanda yapacağı yatırımlarla dünya pazarında daha iyi bir yer bulabilir. Türkiye’de ve özellikle Aşçı Murat şirketinde kapari bitkisi ile ilgili yeni bilgiler edindim. 3-4 ay içinde tamamen kaparinin özelliklerini anlatan yeni bir kitap çıkartacağım. Aşçı Murat ve Türkiye kaparisinin tanıtılmasında katkı sağlayacağımı düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Kaparinin Şifası
Evliya Çelebi, 400 yıl öncesinde keşfetmiş bu bitkinin varlığını. “İşte bu kumlu toprakta, bu iklim şartlarında “gebre” adında bir yemiş yetişiyor ve bu yöre halkı bu yemişin sirkeli turşusunu yapıyor.Bu turşu için “çok faydalı” diyor Evliya Çelebi.
Faydalı oluşu hastalıklara deva olmasından, zindelik, sağlık , güç vermesinden olsa gerek.Ve meşhur olması da lezzetli, faydalı oluşundan…”
Kaparinin bezelye büyüklüğündeki tomurcuklarının protein, vitamin, mineraller, rutin ve hardal yağı glikosidi yönünden oldukça zengin olması, onu doyurucu bir besin haline getiriyor. Gençleştirici ve “afrodiziak”- cinsel gücü arttırıcı- etkisi de keşfedilen kapari tomurcukları, Avrupa ve Amerika da vazgeçilmez bir çeşni olarak sofrada yerini alıyor. Özellikle Batı Avrupa ülkelerinde kaliteli bir meze olarak kabul görüyor.Kapari tomurcukları salamura edildikten sonra, zeytinyağı ve limonla işlem görüyor ve mezeye dönüşüyor;sofraların baş tacı oluyor.
Kaparinin tomurcukları dışında “karpuzcuk”da denilen meyveleri ve sürgün uçları da salamura ve sirkede muhafaza edilmek suretiyle gıda olarak değerlendiriliyor. Özellikle de Kıbrıs’ta ve İspanya’da sürgün uçları, vejetasyonun başlarında taze iken toplanıyor.Tabii yine sirke ve tuz ile terbiyelendikten sonra tüketiliyor.Çünkü acılığı- ki bu acılık içeriğindeki hardal yağı glikosidinden kaynaklanıyor- ancak bu şekilde gideriliyor ve asıl tadı ortaya çıkıyor.
İnsanlar kapariyi gıda niyetine tüketirken aynı zamanda, pek çok hastalığa karşı da bağışıklık kazanıyorlar.Örneğin özündeki rutin, kılcal damarlardaki kanamaları önlüyor.
Hayvanlar yediğinde ise sonuç inanılmaz. Süt ve yumurta verimi oldukça artıyor.
Kaparinin her şeyi değerli; hiçbir şeyi atılmıyor. Dal uçları, tomurcukları, meyveleri gıda sektöründe; yaprakları sertleşmiş dalları, kökleri de ilaç, boya ve kozmetik sanayiinde değerlendiriliyor.
İspanyollar köklerinden yaptıkları ilaçları, hemoroitin tedavisinden kalça rahatsızlıklarının giderilmesine, kadınların regl dönemlerinin düzenlenmesinden sancıların giderilmesinde kullanmışlar. Sirkesinden diş ağrılarının giderilmesinde faydalanılmış. Yine köklerinden zehirlenmelere karşı panzehir elde etmeyi başarmışlar.
Hindistan’da kaparinin kök kabuğu, taze veya kurutulmuş olarak yüzyıllardır müshil, tonik balgam söktürücü, solucan düşürücü, ağrı kesici olarak kullanılmakta. Romatizma ağrıları olanlar, felç geçirenler, dalak büyümesi şikayeti olanlar şifayı kaparinin kök kabuklarından elde ettikleri ilaçlarda bulmuşlar.
Avrupa’da meyveleri ve çiçek tomurcukları, müshil(kabızlık giderici) ve diüretik(idrar söktürücü) olarak kabul edilmekte, uyarıcı ve iskorbüt hastalığını önleyici olarak değerlendirilmekte.Yaprakların ezilmesiyle hazırlanan lapa ise gut hastalığının tedavisinde kullanılmaktadır.Ayrıca kan bozuklarının giderilmesinde yine kapariye başvurulmakta.
Uluslararası Kanser Enstitüsü’nde yapılan çalışmalarda kapari, anti tümör aktivitesi sağlayan “ekstrakt”ın hazırlanmasında kullanılan bitkiler arasında yer alıyor.
Kaparinin Faydası
1.Cinsel Gücü Artırıcı
2.Kabızlık giderici
3.İdrar söktürücü
4.Balgam söktürücü
5.Solucan düşürücü
6.Ağrı kesici
7.Romatizma
8.Felç
9.İskorbit hastalığı
10.Kan bozuklukları
11.Gut hastalığına
12.Antitümör
13.Hemoroid
14.Dalak büyümesi
15.Kalça rahatsızlıkları
16.Adet düzenleyici ve sancıları
17.Diş ağrıları
18.Karaciğer fonksiyonlarını düzenleyici
Kapari Nasıl Kullanılır? Çiçek tohumları açmadan önce toplanarak ilaç yapımında kullanılır. Ayrıca, meyveleri ve yaprakları da kullanılır. Turşusu yapılır. Salatalarda ve balık yemeklerinde farklı bir lezzet vermek için garnitür olarak kullanılmaktadır.