Araştırmalara göre kapari hapı ve yeşil çay düzenli olarak tüketildiğinde sağlığa birden fazla faydası dokunuyor. Yeşil çayda kateçin adı verilen, önemli ölçüde ateş düşürücü etkisiyle güçlü antioksidanlar olan bir çeşit bitkisel kimyasal bulunuyor. Kateçinler arasında özellikle EGCG önemli rol oynuyor. EGCGnin sitokin ve prostaglandin adı verilen ve ateşe sebep olan kimyasalları engellediği biliniyor. Yeşil çay tüketiminin kolesterol, tansiyon ve inme riskini düşürdüğü kanıtlandı. Japonya da yapılan ve circulation journal dergisinde yayımlanan bir araştırma, yeşil çay tüketimini koroner atardamar hastalığı riskinde düşüşle doğrudan bağlantısı olduğunu gösterdi. Yeşil çay zararlı olabilecek bakterilerin gelişimini önlüyor ve inanılmaz derecede yararlı bir bağırsak bakterilerinin gelişimine yardımcı oluyor. Yeşil çayın bu özelliği çok iyi. Artan sayıda araştırmalar yeşil çayın, Alzheimer ve Parkinson hastalıklarının karakteristik özelliği olan sinir hücresi hasarını önlemekte güçlü bir aday olduğunu gösteriyor. Bir dergide yer alan deneysel bir araştırmaya göre yeşil çayın ateş düşürücü ve beyin hücrelerini koruyucu özellikleri, multipl skleroz hastalığının önlenmesi ve tedavisi açısından umut verici. Kateçinlerin sinerjik eylemi güçlü bir antioksidan aktivitesi ortaya çıkarıyor ve beyin hücrelerini yaşlanmanın etkilerine karşı koruyor. Ayrıca insanlar üzerinde yapılan son araştırmalar yeşil çay ve özellikle EGCGnin karın bölgesindeki yağların yakılmasında yardımcı olabileceğini gösterdi.Uzun vadeli faydalarının yanında yeşil çay içmek, içindeki düşük seviyede kafein ve rahatlatıcı özellikte bir amino asit olan L-theanine sayesinde, duygu durumu ve zihinsel odaklanma üzerinde ani ve olumlu bir etki yaratıyor. Japonlar yeşil çayı geleneksel diyetlerin bir parçası olarak yıllardır içiyor. Yeşil çayın en etkili türü, en iyi yeşil çay yapraklarının tozundan yapılan Japon matcha çayı. 2003 yılında Colorado üniversitesi araştırmacıları matcha da bulunan miktardan 137 kat fazla oluğunu ortaya çıkardı.Deneysel araştırmalardan yola çıkarak yeşil çayın, folate metabolizmasıyla ilgili bir enzimi hapsederek b vitamini folik asit eksikliğine sebep olduğuyla ilgili görüşler var. Bu yüzden günde birkaç fincandan fazla yeşil çay hapı alıyorsanız, folik asit takviyesi almanız da önerebilir.
Kaynak Linki : http://www.kaparihapi.com/kapari-hapi-ve-yesil-cay.htm
5 Haziran 2012 Salı
Kapari hapı ve Yeşil Çay
Yorgunluk: Ya Beslenmeden Kaynaklanıyorsa?
Eğer bir gün yorgunluk şikayetiyle doktora giderseniz, size kesinlikle beslenmenizle ilgili sorular sormayacak, üstüne üstlük, olası vitamin ve mineral tuz eksikliklerini tespit etme girişiminde de bulunmayacaktır.
Aynı şekilde, doğrudan ya da dolaylı yoldan, sürekli ya da geçici, hissedilir derecede güç kaybına yol açan “ besin seçim”ini tanımlama çabasına da girmeyecektir.
Hipoglisemi (Kan Şekeri Düşüklüğü) Akla gelmeyecek kadar basit
Bir sürücünün yeni ve bakımlı arabasıyla birdenbire yolda kaldığını düşünün.
En yakın garaja çekici ile taşındıktan sonra, araba titiz bir bakıma girer. Fakat çabalar boşuna, arızayı hiç bir şey açıklayamıyor. Araba servis uzmanına götürülüp, en olmayacak varsayımlar bile ele alınıyor. Araba sökülmüş, en temel parçaları değiştirilmiş ve yeniden monte edilmiştir: sonuç aynıdır! Ve sonunda gizem çözülür: arabanın benzini kalmamıştır.
Hipogliseminin tanımı da biraz benzin arızasının tanımına benzer: akla gelmeyecek kadar basit!
Ortaçağ’da, nüfusun bir kısmı, ortalıkta domuzların kaynaştığı, farelerin hızla ürediği, sineklerin uçuştuğu, çöp ve dışkı yığınlarıyla dolu dar küçük sokaklı şehirlere sıkışmıştı.
Cüzam, veba, tifo, kolera, dizanteri yüzyıllar boyunca zavallı halkı kırıp geçirmişti. Ta ki bir gün bu pis yaşantıyla hastalıkların arasında bir sebep sonuç ilişkisinin olabileceği ve hijyenik önlemlerin yararlı olabileceği fikri uyanana kadar. O dönemin felaketleri, daha sonra çiçek hastalığı, tüberküloz veya frengi gibi çağdaş hastalıklar olarak isimlendirildi.
Eğer bugün uygarlık hastalıklarının bir listesini yapacak olursak, diğerlerinin yanına şeker hastalığı, kanser, kalp damar hastalıkları ve AIDS de eklenebilir.
Çağımızın hastalığı olmakla beraber bilinçli bir şekilde unutulan bir tane daha vardır: Hipoglisemi.
Bunun öldürmeyen bir hastalık olduğu öne sürülecek olursa, buna karşılık şu söylenebilir: Evet, ama bu hastalık da, yakalananların “ hayatını yaşamalarını” engelliyor.
Kaynak Linki : http://www.kaparihapi.com/yorgunluk-ya-beslenmeden-kaynaklaniyorsa.htm
Kapari Hapı Yeni Yıl Kampanyası
Kapari Hapı Bir Çok hastalığı tedavi edici özelliğe sahip olmaktadır. Bitkisel tedavi özelliğe sahip olan ve bitkisel bir içeriğe sahip olan Kapari artık bir telefon ile ayaklarınıza kadar geliyor. Ankara İçine 3 saatte teslimat sağlıyoruz. Diğer Tüm İllere ise 1 günde teslimat sağlanmaktadır.
Kapari Hapı
Evliya Çelebi, 400 yıl öncesinde keşfetmiş bu bitkinin varlığını. “İşte bu kumlu toprakta, bu iklim şartlarında “gebere” adında bir yemiş yetişiyor ve bu yöre halkı bu yemişin sirkeli turşusunu yapıyor.Bu turşu için “çok faydalı” diyor Evliya Çelebi.
Faydalı oluşu hastalıklara deva olmasından, zindelik, sağlık , güç vermesinden olsa gerek.Ve meşhur olması da lezzetli, faydalı oluşundan...”
Kaparinin bezelye büyüklüğündeki tomurcuklarının protein, vitamin, mineraller, rutin ve hardal yağı glikosidi yönünden oldukça zengin olması, onu doyurucu bir besin haline getiriyor. Gençleştirici ve “afrodiziak”- cinsel gücü arttırıcı- etkisi de keşfedilen kapari tomurcukları, Avrupa ve Amerika da vazgeçilmez bir çeşni olarak sofrada yerini alıyor. Özellikle Batı Avrupa ülkelerinde kaliteli bir meze olarak kabul görüyor.Kapari tomurcukları salamura edildikten sonra, zeytinyağı ve limonla işlem görüyor ve mezeye dönüşüyor;sofraların baş tacı oluyor.
İnsanlar kapariyi gıda niyetine tüketirken aynı zamanda, pek çok hastalığa karşı da bağışıklık kazanıyorlar.Örneğin özündeki rutin, kılcal damarlardaki kanamaları önlüyor.
İspanyollar köklerinden yaptıkları ilaçları, hemoroitin tedavisinden kalça rahatsızlıklarının giderilmesine, kadınların regl dönemlerinin düzenlenmesinden sancıların giderilmesinde kullanmışlar. Sirkesinden diş ağrılarının giderilmesinde faydalanılmış. Yine köklerinden zehirlenmelere karşı panzehir elde etmeyi başarmışlar.
Hindistan’da kaparinin kök kabuğu, taze veya kurutulmuş olarak yüzyıllardır müshil, tonik balgam söktürücü, solucan düşürücü, ağrı kesici olarak kullanılmakta. Romatizma ağrıları olanlar, felç geçirenler, dalak büyümesi şikayeti olanlar şifayı kaparinin kök kabuklarından elde ettikleri ilaçlarda bulmuşlar
Avrupa’da meyveleri ve çiçek tomurcukları, müshil(kabızlık giderici) ve diüretik(idrar söktürücü) olarak kabul edilmekte, uyarıcı ve iskorbüt hastalığını önleyici olarak değerlendirilmekte.Yaprakların ezilmesiyle hazırlanan lapa ise gut hastalığının tedavisinde kullanılmaktadır.Ayrıca kan bozuklarının giderilmesinde yine kapariye başvurulmakta.
Uluslararası Kanser Enstitüsü’nde yapılan çalışmalarda kapari, anti tümör aktivitesi sağlayan “ekstrakt”ın hazırlanmasında kullanılan bitkiler arasında yer alıyor.
Kaynak Linki : http://www.kaparihapi.com/kapari-hapi.htm